3 Ekim 2010 Pazar

My World...: ”Yaptım oldu.”

Ali Ağaoğlu’nun oynadığı My World reklamı ile Amerika’daki CEO’ların reklamlarda oynama trendinin bizdeki ilk yansıması oldu. Küçük Amerika olmaya bir adım daha yaklaştık.


Ä°Å�te_AÄ�aoÄ�lu’nun_merakla_beklenen_reklamı_9082
Yükleyen ngyenice. - Dünyadan haber videoları

Peki Amerika’yla olan bu benzerliğimiz sadece tesadüfi mi? Ya da güncel kavramlarla açıklanabilir mi?

Amerika göçmen bir toplum. Eski dünya da pek kale alınmayan kitlelerin, yeni bir dünyaya geçerek yeni bir başlangıç yaptıkları, saygınlık kazanmaya çalıştıkları yer. Bir nevi eski dünyanın yeni orta sınıfı.

Türkiye ise göçebe bir kökenden geliyor. Devamlı göç halinde, mobil ola ola buraya kadar gelmişiz, Şimdi de toplum katmanları içinde bir katmanın daha üst bir katmana geçmesi şeklinde görüken bir mobilite var.

Tabii göçmen – göcebe kültürü son derece survival, hayatta kalma üzerine kurlu bir kültür. Bu kültürlerin en büyük özelliği de “action – eylem odaklı” olmaları. Böyle figürleri takdir etmeleri. Yol acan, önderlik liderlik eden, işi yapan figürler. Clatoire Rapaille’nin Culture Code kitabında belirttiği gibi sürüsüne Musa’lık eden figürler.

Amerika ve Türkiye arasında ki bu göçmenlik – göçebelik benzerliğini düşününce reklamda elini taşın altınna koyan CEO figürünün kullanımı yönteminin Türkiye’de uygulanabilirliğinin mantığı anlaşılıyor ama Ağaoğlu reklamının bize söyledikleri bu kadar değil.

Amerika örneğinden yola çıkacak olursak Amerika’yı kuran göçmen kitle. Eski dünyadaki üst sınıf arasında olmayan, hatta aristokrat \ burjuvalar tarafından belki hor görülen, aristokrat \ burjuva zevklerinden anlamayan ,daha basit düzeyde yaşayan bir kitleydi.

Ancak bir süre sonra bu kitle de refaha kavuştu ve aristokrat \ burjuvalar gibi sofistike zevkler sahibi olmayı istedi bu zevkleri talep etti. Üstelik çok çalışıp sıfırdan bugünleri geldikleri için bu zevkler onların da hakkıydı. Bunu alabilecek paraya da sahiptiler artık.

Tabii bunu da “action-eylem” odaklı bir biçimde yaptılar. Eski dünya arsiiokratı ve burjuvasına göre bu zevkler kuşaklar içinde öğrenilen bir rafinasyon ve sindirme süreciydi ve para da olsa öyle hemen edinmek mümkün olamazdı.

Oysa Amerika’lı “survival”cılığından gelen ‘pragmatiklik’ ve ‘eklektiklikle’ hiç de öyle düşünmüyordu. Eski dünya ya ait beğendiği zevk ve sanatlardan istediğinden istediği kadar aldı.

Bunları birbiriyle birleştirdi, sentezledi ve kendi harmanını yarattı.
Yeni dünyanın, sineması, müziği sanatı kısacası yaşam tarzı hep böyle doğdu.
Ve bir süre sonra bunlar klasik oldu ve kendi burjuva-kalsik-elitini yarattı.

Ağaoğlu reklamında da olan aşağı yukarı da böyle bir durumun işaretleri.

Örneğin hem 1+1 daireleri olan hem de golf sahası olan bir konsepti, eskiden beri ya da -burjuva \ küçük burjuva- kesiminden olna birine anlatsanız burjuva da ya da küçük burjuva olmasına göre ya “hiç olur mu öyle şey” der ya da “ayranı yok içmeye...” ile başlayan cümleyi kurar.

Ama Ağaoğlu ve temsil ettiği kitle öyle düşünmüyor. Neden olmasın, “ben yaptım oldu” diyor. Üstelik beyaz gömleği de giymiş ve “burada havuzlar” olacak da diyor.

Başka bir deyişle, bu oluşan yeni küçük burjuva sınıfı tıpkı zamanında Amerika’da olduğu gibi, eskinin unsurlarını alıp yeniden kurguluyor, biçimlendiriyor kendi yaşam tarzını oluşturuyor

Kısacası, Türkiye tüm sancılarıyla birlikte değişim geçiriyor, göçüne devam ediyor...Reklamlar da bu dönüşüme şahitlik ediyor, kayıt altına alıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder