5 Ekim 2010 Salı

Huggies: “Negatiften gitmeyelim negatifliği”

Duyular ve duygular dışsal ve görsel olmaktan daha çok içsel süreçler olduğu için reklamcı açısından görselleştirilmesi ve aktarılması zor kavramlardır.

Reklam çoğu zaman bunları anlatmak için abartma, dıştan onaylanma gibi teknikler kullanmak zorunda kalır.

Bir diğer çok kullanılan şey ise özellikle duyusal ‘sensorial’ kavramları anlatmak için filmin içinde sürreal ve fantastik grafik öğeler katmaki, şekillere, süslemelere başvurmak.

Bu özellikle gıda ve kozmetikte çok yaygın olarak görülen bir teknik.

Coca-Cola – Yemek uyumunu anlatan son reklam da buna bir örnek. Tat duyusu gösterilemeyecek bir duyu olduğundan reklamda kafanın içinde gerçekleşen tat alma sürecini sürreal, grafik öğelerle görselleştirme yoluna gidilmiş.




Buraya kadar olanı alışıldık bildik şeyler.
Enteresan olan son Huggies reklamı.



Bu reklam iki açıdan ilginç. İlk olarak “negatiften gitme”, “negatif içgörüden yola” çıkma şeklindeki son derece yersiz klişenin üstüne gidiyor. “Ebeveynlik birsürü bilinmezlerle dolu bir miktar korkutucu bir yolculuk” içgörüsünü, reklama taşımaktan çekinmeyen Huggies, tabii ki bu içgörüyü burada bırakmıyor.

“Neyi söylediğiniz kadar, nasıl söylediğiniz de önemlidir” cümlesini doğrularcasına, bu içgörüyü, bir lunapark analojisiyle anlatıyor.

Gıda ve kozmetik kategorilerinin dışında sürreal öğe kullanımının ilginç bir örneğini görüyoruz böylece.
Böylece içsel bir duygu olan endişeyi sürreal grafik öğelerle anlatmayı başarıyor.
İçgörüyü bu şekilde sürreal bir anlatımla göstererek de korkutmadan endişeyi görselleştirmiş, negatif bir ‘içgörü – stimulus’a pozitif bir ‘response – cevap” vermiş oluyor.

Kısacası reklam klişeyi kaldırmaz. Hele negatiften gitmeyelim gibi kısır ve yüzeysel bir klişeyi hiç kaldırmaz önemli olan neyi söylediğiniz kadar nasıl söylediğinizdir de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder