Reklamcılıkta klasik anlayış özellikle tüketicinin satın alırken çok da kendini sürece dahil etmediği, otomatik satın alım yaptığı,
“low involment – düşük ilginlik” kategorilerinde “ikna - persuasion” için ürün özellikleri ve ürünün bilimsel yönünü, çalışmasını tarif eden bilgisiyar grafiği destekleri demo planları kullanmaktan yanadır.
Peki farklı bir anlayış mümkün olabilir mi? Demo ya da ürün faydasını anlattığımız kısım sadece bilgisayar grafiklerini gösterdiğimiz bilimsel kısım olmak zorunda mı?
Bu yazı sürecinde ortaya atmaya çalışacağım soru ve hipotez özellikle insanın 4 temel güdüsü olan “
açlık”, “barınma”, “üreme” ve “korunma” ile doğrudan ilgili ürün ve kategorilerde
“ikna”nın ürün özelliklerini anlatmaktan ziyade tüketicilere söz konusu ürün deneyimini keyifli ya da iç rahatlatıcı bir şekilde yaşatmak ve duygusal bağ ve empati kurmak üzerinden geçip geçmediği, bu anlayışın da demo sayılıp sayılamacağı sorusu olacak.
EV kavramı ve İkna ilişkisi
Sertab Erener’in “Rengarenk” sarkısının kullanıldığı son Marshall reklamı beni
“Temel güdüler – İkna” ilişkisi üzerindeki bu analizi yapmaya sevk etti.
Genelde
“low involment – düşük ilginlik” kategorisinde olduğu için tüketicinin satın alırken uzun uzun düşünmediği, bir kategori olan boya kategorisinin iletişim kalıplarını ters yüz etmişe benziyor bu reklam.
Şöyle ki şimdiye kadar ki boya iletişimlerinde genelde ya usta tavsiyesini ön plana çıkaran, ustaları onere ederek, profesyonellerin tercihi algısı yaratak son tüketiciye ulaşmaya çalışan ya da nano teknoloji gibi ürünün ne kadar teknolojik ve yenilikçi olduğunu öne süren dolaylı yaklaşımlar hakimdi.
Oysa bu reklam direk son tüketiciye hitap ediyor ve “sıradan giden hayatını renklendir” diyerek rasyonel ürün özelliklerden ziyade, tüketiciye ürün kullanımının vereceği ruh hali değişikliği ve keyfi anlatarak duygusal bağ kurmayı amaçlayan, markaya sempati yaratıp marka tercihinde öne geçmeli planlayan bir yapısı var.
Bu da klasik ürün özelliğini
“Reson To Believe – İnanma Sebebi” olarak konumlayan reklam anlayışı ve ikna çabasından farklı bir yaklaşım.
Burada “ikna” öğesi, ürünün son tüketiciye olan faydası
“demonstre” edilerek, gösterilerek sağlanıyor.
Başka bir deyişle bilgisayar destekli
“ürünü iş başında gördüğümüz -product in action” bilgisayar destekli, demo planları yerine reklamın tamamen kendisi bir demo ve ikna öğesi haline gelmiş oluyor.
Üstelik Marshall bunu tüketicinim çok da umursamadığı, ustanın tercihine bıraktığı, boya gibi
“düşük ilginlik - low involment” karakteristiğine sahip bir kategoride yapmayı beceriyor.
Teorimiz açısından burada aklımızda kalması gereken konu, bu kategorinin doğrudan
“barınma” güdüsüyle ilgisi olması.
Şimdi burdan yola çıkarak başka kategorilerdeki klişe dışı “ikna” yöntemleri kullanımı örneklerine bakalım ve hipotezimizi pekiştirmeye çalışalım.
Cinsellik ve İkna:
Bir diğer örnek de kozmetik kategorisinden. Cannes’da Grand Prix kazanan “Old Spice” reklamı.
Bu reklama da baktığımızda kozmetik kategorisinde çok gördüğümüz ürün özellikleri molekülleri vs ile yapılan ikna yerine, özenilen, kadınların arzu ettiği bir
“ideal erkek”, “womenizer” tipolojisi çizilmesi ön plana çıkıyor.
Böylece hedef kitleyi, doğrudan flört ve ikili ilişkiler konusundaki kendi içgörüleri ve
“arkadaş grubu onayı \ peer approval” temaları yerine, -çekici olmanın nihai hedefi olan-kadınların onayı üzerinden daha terş köşe ama çok daha etkili bir şekilde iknaya sevk ediliyor.
Tabii ki burda hedef kitlenin ergenler değil, genç yetişkinler ve üstü olması da bu yaklaşımın benimsenmesinde kolaylaştırıcı faktör olmuş olabilir.
Başka bir deyişle
“arkadaş grubu-peer group” onayı yerine
“karar verici – gate keeper” onayı üzerinden bir iletişim yapılıyor. Dolayısıyla bu iletişimde deodorant reklamlarında görmeye alıştığımız erkeğin etrafına pervane olmuş bir sürü çeşitli kadın yerine kadınların
“ideal erkeği” öğesi ön planda ve odakta.
Bu odaktaki “ideal erkek-arzu edilen” erkek figürü başlı başına bir
“proof-kanıt” portresi çizdiğinden ürünü anlatan ilgili bilgisayar planlarına başvurmayı gereksiz kılıyor.
Özetle burada da reklamın kendisi demo işlevi görüyor.
Tabi burada ürünün anti-persipant yani terlemeyi önleyen temel güdülerle daha dolaylı ilişki içinde bulunan bir ürün olmadığı, doğrudan koku ve cinsel çekicilik faydası sunun bir ürün olduğunu belirtmekte yarar var. Anti-persipant bir ürün olsa muhtemelen –pazarın durumuna göre- daha eğitici rasyonel bilgi aktarmakta gerekebilirdi.
Hipotezimiz açısından bu reklamda da dikkat etmemiz -ve ilk örnekle ilişkilendirmemiz- gereken nokta ise bu reklamın da doğrudan temel güdülerle özelde
“üreme” güdüsüyle ilgili bir reklam olması
Beslenme ve İkna:
Hipotezi pekiştirmek için inceleyeceğim bir diğer örnek de gıda kategorisinden Knorr.
Hakkında yapılan spekülasyonlar ve doğallık trendi sebebiyle ürün özelliklerinden bahsetmeye en çok muhtaç olan marka olan Knorr bile bunu teknik ve bilimsel bir dilden ziyade tüketicilerin kendi hayatlarıyla ve kökleriyle empati yapılabileceleri otantik bir kavram olan
“kurutma” analojisiyle paralellik kurarak yapıyor.